Victoria Dönemi Modası: Korseler, Krinolinler ve İkonik Şapkalar
Victoria Dönemi (1837-1901), İngiltere Kraliçesi Victoria’nın tahta çıktığı ve modern Britanya’nın şekillendiği dönem olarak bilinir. Ancak bu dönem sadece siyasi ve endüstriyel devrimlerle değil, aynı zamanda ikonik modasıyla da hafızalarda yerini almıştır. Krinolinlerle genişlemiş etekler, sıkıcı korse kullanımı ve abartılı şapkalar, bu dönemin modasını eşsiz ve biraz da tuhaf kılmıştır. Gelin, Victoria Dönemi’nin şaşaalı ve bazen “nefes kesen” (kelimenin tam anlamıyla!) modasına yakından bakalım.
Korseler: Sıkı Bir Tutku
Victoria Dönemi’nde kadın modasının en belirleyici unsurlarından biri korse idi. Bir kadının ince bir bele sahip olması, dönemin güzellik anlayışında hayati bir yere sahipti. Bu yüzden kadınlar, bel ölçülerini küçültmek için kendilerini adeta “demir” bir disiplin altına soktular. Korseler, bel bölgesini sıkıca sararak kadınların zarif ve ince görünmesini sağlıyordu, ancak bu “güzellik” ağır bir bedel gerektiriyordu.
Korseler o kadar sıkıydı ki, nefes almayı zorlaştırıyor, yemek yemeyi sınırlıyor ve zaman zaman bayılmalara neden oluyordu. Zaten Victoria dönemi romanlarında kadınların bayılma sahnelerinin bu kadar yaygın olması bir tesadüf değil! Kadınlar bu zorlu güzellik ideallerine ulaşmak için acılara katlanıyordu. Yine de, korseler aynı zamanda sosyetede statü ve şıklığın sembolüydü. Üst sınıf kadınlar, daha gösterişli korseler giyerken, işçi sınıfı kadınları bu tarz sıkı giysilerle çalışmak zorunda kaldıkları için daha fazla zorluk çekiyordu.
Krinolinler: Eteklere Genişlik Katmak
Victoria Dönemi’nin belki de en ilginç ve dikkat çekici moda unsurlarından biri, krinolinlerdir. Bu geniş, tel çerçeveli alt etekler, kadınların elbiselerinin devasa ve kabarık görünmesini sağlıyordu. Krinolinler sayesinde kadınların etekleri o kadar geniş oluyordu ki, bir odada iki kadın yan yana yürümekte zorlanabiliyordu. Düşünsenize, dar bir kapıdan geçmeye çalışırken neredeyse bir mini mücadele yaşanıyordu!
Ancak krinolinlerin bir başka sorunu daha vardı: Tehlikeli olmaları! Evet, yanlış duymadınız. Bu büyük alt etekler, özellikle şömine ve mum gibi açık alevler için büyük bir yangın tehlikesi yaratıyordu. Krinolinlerin genişliği nedeniyle birçok kadın, eteklerinin alev alması sonucu ciddi kazalar yaşadı. Bu tehlikeye rağmen, krinolinler uzun bir süre boyunca modanın merkezinde kaldı ve bir kadının zarafeti ve statüsünün göstergesi oldu.
Abartılı Şapkalar ve Saçlar
Victoria Dönemi kadınları, sadece elbiseleriyle değil, aynı zamanda başlarındaki aksesuarlarla da dikkat çekiyordu. Şapkalar, dönemin en önemli aksesuarlarından biriydi ve neredeyse her kadın günlük yaşamında bir şapka takıyordu. Tabii, bu şapkalar küçük ve sade değildi. Tam tersine, devasa ve son derece gösterişliydiler!
Dönemin şapkaları genellikle kuş tüyleri, yapma çiçekler, kurdeleler ve mücevherlerle süslenirdi. Bir kadının şapkası ne kadar büyük ve detaylıysa, sosyal statüsü o kadar yüksek görünürdü. Özellikle özel davetler ve partilerde, kadınlar şapkalarıyla adeta birbirleriyle yarışırdı. Bununla birlikte, bu şapkaların başta durması için saçlar da büyük bir özenle şekillendirilirdi. Dönemin kadınları, saçlarını hacimli ve kabarık göstermek için saatlerce uğraşır, hatta zaman zaman peruklar kullanırlardı.
Erkek Modası: Şıklığın Sadeliği
Victoria Dönemi sadece kadın modasıyla anılmıyor; erkeklerin de kendine özgü tarzı vardı. Erkekler, genellikle koyu renkli takım elbiseler, uzun kuyruklu ceketler ve kravatlarla oldukça şık görünürdü. Sivri uçlu yaka ve silindir şapkalar da erkek modasının vazgeçilmez parçalarından biriydi.
Bu dönemde erkek modası, kadın modasından farklı olarak daha sade ve işlevseldi. Ancak erkekler de kendi şıklıklarını göstermek için aksesuarları ihmal etmezdi. Örneğin, bastonlar, eldivenler ve cep saatleri, erkeklerin zarafetini tamamlayan unsurlardı. Sakallar ve bıyıklar da erkek modasında önemli bir yer tutuyor, özellikle uzun ve gösterişli sakallar dönemin erkekleri için bir prestij sembolü haline gelmişti.
Modada Sınıfsal Ayrımlar
Victoria Dönemi modası, aynı zamanda sınıfsal ayrımları da oldukça net bir şekilde ortaya koyuyordu. Üst sınıf kadınları, korseler, krinolinler ve gösterişli şapkalarla zenginliklerini sergilerken, işçi sınıfı kadınları daha sade ve işlevsel kıyafetler giymek zorundaydı. Elbette, modaya uygun giyinmek üst sınıf için bir statü sembolüydü, ancak işçi sınıfı için pratiklik her şeyden önce geliyordu.
Bununla birlikte, sanayi devrimi ile birlikte kumaş ve giysi üretiminde yaşanan gelişmeler, modanın daha geniş kitleler tarafından erişilebilir hale gelmesini sağladı. 19. yüzyılın ortalarından itibaren, daha fazla insan modaya uygun giyinmeye başlarken, “yüksek moda” ve “günlük moda” arasındaki farklar da belirginleşti.
Kraliçe Victoria’nın Moda Etkisi
Kraliçe Victoria’nın kişisel tarzı, dönemin modasına damgasını vurdu. Özellikle kocasının ölümü sonrası hayatının geri kalanında siyah giymesi, matem modasını başlatan bir trend oldu. Kraliçe Victoria’nın zarif ama sade tarzı, yüksek sosyetenin de takip ettiği bir model haline geldi.
Ayrıca Kraliçe Victoria, düğününde beyaz bir gelinlik giyerek bugün hala devam eden beyaz gelinlik geleneğini başlattı. Onun beyaz gelinliği, safiyetin ve zarafetin sembolü olarak görülmeye başlandı ve düğünlerde beyaz giymek adeta bir norm haline geldi.